31 May 2010

bir'i'kin

şıp.
şıp.
şıp.

her şıp sesiyle;
yolun ortasında
gittikçe büyüyen
su birikintisine,
katılıyor.

gideni çok.
geleni yok.

dar bir sokağa sıkışıp kalmış...

yanında ki sol şeritten
çokça araba geçiyor.
bu daracık sokaktan,
bu kadar çok arabanın geçmesine
şaşırıyor.

lastik izleriyle
birlikte;
sıçradıkça ortalığa
azalıyor...

umrunda gibi,
ama değil gibi.

amaçsızlığın ortasında
dönüp duruyor.

ortasından aşınıp duran
lastiğin;
fazlalık havası
olmaya niyet etmiş;
ama olamamış.

kalakalmış bir mazgalın
kenarında.
çokça ezilip büzülmüş.
az bir hareket,
kanalizasyonun
hiç bilmediği
derinliklerinde kaybolmasına
yetermiş.

korkmuş.
kımıldayamamış.

Hiç yorum yok: