2 Mar 2009

WISH YOU WERE HERE ....bana özel....

uzun uykularım yok artık hayattan çalıp mordan bir duvar ördüğüm...
uyur uyanık halde geçiş yaptım yaşama..
geziniyor ellerim harflerin üstünde saatlerdir..
o kadar uzun ve uyumsuz ki kelimelerim anlam içeren cümleler çıkartmak gün geçtikçe zorlanıyor..
ben sen o biz siz onlar..
herkesten bir parça...
her şeyden bir parça..
fonda radiohead...batarya zayıf diyen bir telefon..ısınmayan bir ev..dibine gelinmiş bir fincan kahve..izmarit dolu bir küllük..
saçı başı dağılmış yorgun zayıf umutsuz bir ben..
yazmak ve silmek... 
hep yaptığımız bu değil mi zaten...
hep yeni bir sayfa.. hep hatalar.. hep silmeler..
düşlerimi kaldırdığım tavan arasında sanki gözlerim.. o kadar uzak ki her şey...
ben mi değişiyorum onlar mı bilmiyorum..
zaman hızlıca akıp gidiyor...ellerimde üç beş kum tanesi sımsıkı tutmuşum..
gülüyorum..neye güldüğümü bilmeden ben bile gülüyorum..
ne yazdığıma bakmadan geziniyor ellerim klavye üstünde sadece..
gözlerimi kapatıyorum..
beyin tehlikeli bir şey...
yaşlandıkça anlıyorsun... ya daha çok kullanıp deliriyorsun.. ya da süngerleştiriyorsun..
sanki iki hap çakmış gibiyim... ruhum bedenimden çıkıp geri geliyor.. her yer illüstrasyon..
o kadar tuhaf ve komik ki..
bir yudum kahve.... kafeinin kendine getirme özelliğini kaybedecek kadar bağımlıyım...

"Everyone
Everyone around here
Everyone is so near
What's going on?
What's going on?

Everyone
Everyone is so near
Everyone has got the fear
It's holding on
It's holding on"

evet... ne diyordum...
hiçbir şey sanırım..

farkediyorum artık edebi anlamlar içeren bol sıfat tamlamaları içeren etkileyici cümleler kuramıyorum...
sade.. sapsade..

bir sigara daha.. insan anlatamadığı dertlerine sigarasına anlatıyor..
ne derdim var ki?

radiohead "optimistic" sanırım bugün tüm benliklerimiz radiohead'te bağlı..

çoklu kişilik sendromundan çıkmış ilaca bağımlı bünyem saçmalıkların daniskasını yazmaya çalışıyor şuan...
7 adet kendi kendine konuşmalarının zırvalarının bulunduğu defterleri yakmanın sevinciyle...
geçmişin acısından kurtulmanın şerefiyle...

"You can try the best you can
If you try the best you can
The best you can is good enough"

göt gibiyim.. akşamdan kalma anason tadı ağzımda sanki.. soğuk sert acı kahveden bir yudum daha.. dumanla karışık...
duman iyidir..

bekliyorum... gelemeyecek her şeyi bekliyorum.. özlemlerde bünyem..

parçayı çevir... idioteque ... iyidir güzeldir candır kısaca..

tek suçun sahip olduğun okyanus.. her gün çıkan fırtına gibi.. sevdan ... ölümüne .. gözü kara bir aptalın merminin önüne atlaması gibi..
tüketiyorum seni.. bütün ruhunu eminiyorum... bütün enerjini.. bütün benliğini... belki bütün yaşam enerjini..
hayır diyorsun.. ben seninle yaşıyorum... ama konumuz sen değilsin bugün üzgünüm..

bu hayat hangimize göre ??? 
bana göre değil.. ben bu sıkıntıları bu saçmalıkları yaşamaya göre bir insan değilim..
sabah uyanıp gidecek akşam gelecek aybaşında maaşını alacak gereksinimlerini karşılayıp sonra yarabbi şükür diyecek bir insan değilim..
ne garip.. siktir git diyor içimdekiler.. hepsi aynı ağızdan ... bir siktirip gider misin?

iğrenç sesimle bağıra bağıra katılıyorum tom yorke'a

"Here I'm allowed
Everything all of the time 
Here I'm allowed
Everything all of the time 
Ice age coming 
Ice age coming
Let me hear both sides 
Let me hear both sides 
Let me hear both 
Ice age coming
Ice age coming 
Throw them in the fire 
Throw them in the fire 
Throw them in the 
We're not scare mongering 
This is really happening 
Happening 
We're not scare mongering 
This is really happening 
Happening 
Mobiles quirking 
Mobiles chirping 
Take the money and run 
Take the money and run 
Take the money"

bu adam iki ayrı kutuba nasıl bakabiliyor... çocuk düşlerim mor bir kağıda yazdıklarım dün gibi gözümün önünde

""şehvetle çaldığı gitarının doğradığı parmaklarına yara bandı yapıştırmak istiyorum..Pembe gömleği yırtık pantolonu yeşil conversleriyle orda öylece dursun 
ve ben aşkla parmaklarına yara bandı yapıştırayım.."

dönemez miyiz o günlere ?

"Sen önceden buradayken, gözlerinin içine bakamazdım. 
Bir melek gibisin, tenin beni ağlatıyor 
Güzel bir dünyada, bir tüy gibi süzülüyorsun 
Keşke özel olsaydım, sen inanılmaz özelsin. 
Ama ben bir sürüngenim, ben bir ucubeyim 
Ben burada ne bok yiyorum? 
Ben buraya ait değilim. 
Acıtmasını umursamıyorum 
Ben kontrole sahip olmak istiyorum. 
Mükemmel bir beden istiyorum 
Mükemmel bir ruh istiyorum. 
Ben ortalarda yokken farketmeni istiyorum 
Sen inanılmaz özelsin, keşke özel olsaydım. 
Ama ben bir sürüngenim, ben bir ucubeyim 
Ben burada ne bok yiyorum? 
Ben buraya ait değilim. 
O kapıdan dışarı koşuyor 
Koşuyor, koş, koş, koş, koş, koş. 
Seni her ne mutlu ederse 
Her ne istiyorsan" diyor o lanet olasıca sesiyle tıpkı 15 yıl önce olduğu gibi tom yorke

kahretsin... gözlerim akmaya başladı... lanet gözlerim akmaya başladı..

seni kaybettiğimden beri kahrolası benliğim kavruluyor boşlukta..
hayatta beni en çok acıtan şeyin bu olduğunu bilmek o kadar zavallıca ki..
çanlar kimin için çalıyor yavrum... benim için hiçbir zaman çalmayacak sanırım..
ne zaman bıkıcak bu kahrolası varlığım düşmekten... ne zaman özüne dönüp kendi olacak? ne zaman rol yapmaktan sıkılıp kendi olacak!!!
ne zaman? hangi lanet zaman...
toz pembe hayallerde kavrulup yanmak için çok yaşlandık dostum..sen hala saçma sapan 17'nde kaldın... o bebek yüzünle...

lanet mart geliyor... çamurun içinde yüzdüğümüz.. marttan nefret ediyorum.. marttan ölesiye nefret ediyorum...
bileklerimde ki kanlar kurumadan geliyor ve yapışıyor yüzüme tüm iğrençliğiyle...
neden hep kahrolmak için ruhunu rahatsız ediyorum...
neden? neden? neden? lanet marttan nefret ediyorum...
neden çocuk hayallerini yokluğunu boşluğunu lanet sevgililerini lanet diplomalarını lanet iş hayatını lanet evini lanet hayatının lanet bütün sorumluluklarını
bana bırakıp gittin kahrolası... gittiğinde 15 yaşındaydım 15!... bütün hayatımı senin yüzünden lanet intihar saplantılarıyla... bembeyaz ilaç kokan 
lanet koridorlarda geçirmek zorunda kaldım.. senin yüzünden ben ben olamadım kahrolası!!!!!
bütün geçmişimi yokların üzerine kurdum...bütün geçmişimi olmayan insanlarla geçirdim...
mart gelmesin ne olur mart gelmesin..
ne olurdu?.... yaşasaydın ... gitmeseydin .. hala boktan sefil acınası bir benliğim mi olurdu? 
bütün hayatımın kahrolası hatalarını senin üstüne atıp köşeye geçip zevk mi alıyorum...

yıllar sonra gözümde büyüttüğüm adeta taptığım senin aslında bir korkak olduğunu anlamak nasıl bir hayalkırıklığı biliyor musun...

keşke burda olsaydın.. 10 sene oldu ve ben lanet olsun hala bu cümleyi söylüyorum... LANET OLSUN...

cehennemden cenneti, acılar içinden mavi gökyüzünü anlatabileceğini mi 
düşünüyorsun? 
soğuk çelik raylardan yeşil çayırları anlatabilir misin? 
bir maskeden gülümsemeyi? 
anlatabileceğini düşünüyor musun 
ve sana kahramanlarınla hayaletleri takas ettirdiler mi? 
ağaçlarla sıcak külleri? 
Sıcak hava ile soğuk bir esintiyi? 
bozuk para olarak soğuk komfor verdiler mi? 
ve kafesteki başrol için savaştaki sıradan rolü değiştin mi?
burda olmanı ne çok isterdim 
biz sadece balık kabında yüzen iki kayıp ruhuz, yıllar boyunca 
hep aynı yüzeyde koşan 
ne buldun? aynı eski korkuları mı? 
keşke burda olsaydın

bir daha yazamam ki... bir daha asla yazamam ki ... wish you were here .....