tam tepemde bir ses;
tak.
tak.
tak.
içim öyle tuhaf ki...
tam göğsümde bir şeyler can çekişiyor.
bedenimin tam bir parmak dışında
ruhum...
o kadar belirgin bir his ki bu.
her an yere düşebilirim,
her an kendimi bırakabilir,
ve boşluğa süzülebilirim...
kapatıyorum gözlerimi
gel
diye fısıldıyorum
yokluğa...
karanlık.
tek bir görüntü yok,
tek bir canlanma yok...
neden?
iki kelime arasına
konulmayı unutulmuş bir
virgül gibiyim...
bildiğim,benim dediğim her şey,
avuçlarımda ufacık bir yara izi.
süzülüyor iki damla
hiç ama hiç şaşırtmadan
yavaşça...
fonda;
anathema,
flying...
senin üzerinde uçuyorum gibi hissediyorum
gerçeği bulmak için öldüğümü hayal ederek
açma gözlerini!
uç!
durma!
emirler yağdırıyorum
çoktan hükmümün etkisini kaybettiğini bilsemde
kendime...
zamanın içindeki yaşam ne kadar garip şimdi
gitme..
kal..
üzgünüm..
lanet bir ucube olduğumu en başından beri biliyorsun.
seni kıracağımı,yok edeceğimi en başından beri biliyorsun.
bütün paranı kaybedeceğin bir kumara yatırdığını adın gibi biliyorsun.
evet ben senin kanserinim..
her gün
her saat
her dakika
her saniye
hücrelerini öldürüyorum..
savaşmıyorsun bile benimle...
öyle gönüllüsün ki ölüme...
açma gözlerini!
sakın!
istediğin kadar ağlayabilirsin ama...
paramparçayım.
bölünmüş.
tükenmiş.
bitmiş.
her seferinde toprağa elimi sokup can buluyorum.
yaprağını alıp bir bardağa koyduğun bir kaç gün sonra diktiğin
ve tekrar tekrar patlayan mor menekşeler gibi.
yararsız bir arayışa başladığımın bende farkındayım.
acı çekiyorum...
bunu istediğimden mi?
yoksa böyle olması gerektiğinden mi?
bilmiyorum.
sadece;
canım çok yanıyor.
kalpleri birlikte atan
iki kişinin
ayrı odalarda
durup
içtikleri ve sevgilerini anlattıkları
şarap şişeleri gibiyim
birleşmeyi bekleyen
ama hiç
birleşemeyen.
bu yük çok ağır.
ben bu kadar güçlü değilim.
ağzımdan içeriye elimi sokup
tüm iç organlarımı dışarıya çıkartmak istiyorum
küçük parçalara ayırmak için.
bunu hakediyorum.
ki buna sadece ben karar verebilirim.
bu zincirleri kırıp
kıramayacağımı
sadece ben bilebilirim.
bu cezanın bitip bitemeyeceğini de
sadece benim bildiğim gibi...
tıpkı
döndüğünde...
yere yatırıp boynumu kesip
kanımı toprağa akıtacağını
bildiğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder