15 May 2010

uyu

rüzgar çıktı...
sabahtan beri öyle sıcaktı ki...
güneş bir piçti sanki
ve
babasızlığının acısını bizden çıkarıyordu.
sanırım gök çok içerledi buna.
birazda kızdı sanki...
sabahın 4'ü olacak neredeyse
ve yağmur yağıyor
bardaktan boşalırcasına...

içimden çıkardığım
kollarıma muhtaç çocuğun
hayaleti
tam arkamda...
koynum olmadan uyuyamayan melek
şimdi nasıl uyuyor huzurla?

söyle içim...
daha ne kadar katlanacağız bu maskelere,bu ikiyüzlülüğe,bu yalanlara?
daha kaç nefes çekeceğiz kavrulacağımızı bile bile bu eriyen karların dumanından?
daha kaç gece cehennemin ağzında şakır şakır ıslanacağız?

ve sen...
varlığı daim olan ama hep inkar edilen,
hep çok güçlü ama hep korunmaya muhtaç,
sevgili sen söyle...
ne kadar daha yakacaksın beni kendi ateşimde?
ne zaman beni kollarına alıp dindireceksin acımı hiç yaşanmamışçasına....

uyu;
içimden çıkardığımı sandığım...
koynumdaymışçasına...

ben uyanığım bak işte;
bizsizliğe ihanet edercesine

Hiç yorum yok: