23 Ağu 2007

cehennemden akan nehir,unutkanlık nehri..Lethe!...Lethe'm..cehennemden akan nehrim.. unutkanlığım..

Lethe,
Yok eden sıvından ver içmek için bana
Ve boş ve güçlü unutkanlığın tatlı merhemini ve lütfunu ödünç ver bana;
Yakın tut beni.
Gökyüzünden hızla ayrılırken,
Gece boyunca hızla ayrılırken
Çöz yıldızları.
Sen, kılıcım ve ipim olduğun için
benim lethe’msin.
Kobalt akımlarında
Yanan anıları delmek, parçalamak için
Kalbime saldırdın sen.
Beni tekrar öldürmek için
Pençe gibi parmaklarınla
Acının keskin bıçak darbeleri içinde
Damarlarımı temizle.
Çal beni, al beni ve yükle beni yine!
Yandığım ve titrediğim için her hareketinle yak beni.
Böylece temizlendim bir projektörle.
Boş ve güçlü unutkanlığın tatlı merhemi ve lütfuyla
Öpülmüş
Yeniden işlenmiş ve yenilenmiş görünüyorum.
Lethe,
Benim tek arkadaşım ve rehberim!
Yakın tut beni
Senin parmaklarınla boğulurken,
Senin aşkınla boğulurken
Nefret ettiğim yaşam sen olduğun için
benim lethe’msin.
Gözlerimdeki alevlerle ve üstümdeki okyanusla
Tutkulu özlemlerde sürükle beni!
Ve bana sensiz yaşayabileceğim
bir hayat bağışla.....

22 Ağu 2007

lafıgüzaf..

bilinçli olduğunu sanıp bilinçsizlik içinde boğulmak..ne zavallıca..
sonsuz olmak istiyorum..
ellerimde can çekişen ölmeye yüz tutmuş sözcükler..
yokluğunda sarp bir yamaçtan düşüyorum..düştüğümü hissediyorum..elim kolum çarpıyor sağa sola..kanıyor gözlerim..
kusmak istiyorum bana önceden yaşanılmış ve sunulmuş binlerce hayatımı..
ah Tanrım...ne olurdu bu oyunda biz olmasaydık...
ne olurdu..bu kadar bağışlayıcı olmasaydın...günahlarımızdan ders alıp tekrarlamazdık belki..
yaldızlarımı başkalarına bulaştırmak adına..iyilik adına..saflık adına..bu kadar sefil ve acınası olmazdım belki..
hangi cehennemdeyim..senin yarattığın mı? benim yarattığım mı?
yok oluş mu bu?
var oluş mu?
kaybettiğin anda kazandığının farkına varmak ne kadarda kutsal..
ruhum içimde mi?
iyi niyetli,bozulmaya elverişli,küçük,sevimli,tatlı kız nerde içimde ki...?
neden sadece "o" olduğunda ben ben oluyorum...?
neden içimde bitmek bilmeyen bir sızlama var..
ruhum can mı çekiyor ya da ben mi çekişsin istiyorum..
acı güç verir...
hayat...
hep böyle sersefil geçmek zorunda mı?
kazandırdıkları ve kaybettirdikleri...hep bunun ayrımını yapmak zorunda mıyız?
lafıgüzaf..bunlar mı olacak hep aklımın bir yerinde..
saçma mı?
hadi ordan!!!

21 Ağu 2007

...

''demek ayırt edebileceğini sanıyorsun cehennemi cennetten, mavi gökleri acıdan. ayırt edebilir misin yeşil bir tarlayı soğuk çelik raylardan? gülüşü bir peçeden? ayırt edebileceğini mi sanıyorsun? ve kahramanların yerine hayaletleri koymaya mı zorladılar seni? sıcak küllerin yerine ağaçları? sıcak havanın yerine serin bir meltemi? donuk rahatlık yerine değişimi? ve savaştaki bir harekete katılmayı, değiştin mi kafesteki liderlik rolüne nasıl isterdim, nasıl isterdim burada olmanı. biz yalnızca iki yitik ruhuz bir akvaryumda yüzen, yıllardır, aynı eski toprakları aşındırarak. ne bulduk ki? aynı eski korkuları keşke burada olsaydın... wish you were here... ''

yıllardır bana bu sözleri söyleyecek birini bekledim.. kırılgan meleğim gittiğinden beri..
ve hayatımı sürdüreceğim kişinin hep bana bu şarkının sözlerini söyleyeceğine inandım..
ve şu an çok tuhafım..ruhum bedenimden çıktı..bir garip..
çok etkilendim...
ah wotka'm ahhh nerden çıktın sen...

Eternal Sunshine of the Spotless Mind

"ne mutlu o suçsuz iffetli kadınlara dünyayı unutan,dünyanın unuttuğu lekesiz zihnin ebedi günışığı!Tüm kullar kabullendi ve hepsi boyun eğmek istiyor.”
Alexander Pope

her ne kadar silmek istersen iste ona aşıksan aklından silemessin diyor filmde..
ve daha bir ton şey..
izlemek lazım...!
:)

20 Ağu 2007

neden onun için nefes alıyorum ve neden ona aşığım...

"""""bu yarasama ilk yazım burdan...onu nasıl bulduğumu hala idrak edemiyorum.. bu şans mı? yoksa kader mi? bilemiyorum.. ama ne olursa olsun!! mutluyum... sokak lambaları vardır gece puslu bir ışık verir ve ben o sahte ışıkta uçarken çarpştım yarasamla.. oda görmüyordu bende... yere düştük.. sersemlik ve şaşkınlık yığıldı üzerimize.. gözümü açtım sonunda.. ve karşımda bana bakıyordu.. içime girdi bütün ruhu o bakışlarıyla.. derimi yüzdü gözlerimi kör etti..titriyordum... kalbime dokundu... o simsiyah kirlenmiş.. lime edilmiş minik kalbimi avucunun içene aldı..korkma dedi sessizce.. yükselmeye başladık.. herşey küçülüp noktalaşmaya başlamıştı.. ve ben en köhne karanlık hücreme attığım maviyi hissetmeye başladım..sadece gökyüzü sadece sen ve ben kalmıştık..birde o parlement mavisi..bıraktım usulca kendimi.. bıraktım geçmişte beni kırbaçlayanları.. zincire vuranları... artık neden diye sormuyordum..Tanrı bana her başlangıcın bir bitişi vardır dedi.. sevgi ebedidir diye fısıldadı.. aynı Tanrın gibi.. ona dedim ki,Tanrım seni sevdiğim gibi onuda sevebilirmiyim! bana sadece şunu söyledi!.. SONSUZLUK inanmaktır.. seni seviyorum yarasam... seni seviyorum....................... """"""

işte bu yüzden beni alıp götürmesinden dolayı her şeyi unutturup yeni başlangıçlar yaptırmasından dolayı,bana inanmasından dolayı,bana güvenmesinden dolayı,sonunun olmayacağını düşünmesinden dolayı....uzar ve gider bu böyle..
Eternal Sunshine of the Spotless Mind'ı izleyin!..
başka sözüm yok...
:)

17 Ağu 2007

buzhane

üşüyorum..
iş yeri..klima..üşümek..üçü bi arada gibi..
uzun bir aradan sonra uyuyabildim..2 ve 4 arasında gidip gelen uyku saatlerim ilk defa 6 saati geçti..
Ama hala yorgunum..beynim çok ama çok yorgun..sinyal veriyor artık..yeterrr diye..
neyse yazarım sonra..

16 Ağu 2007

günah

neyin günah olup olmadığının bilincine varmaya çalışıyorum.

şimdi nereden çıktı bu

bilmem sadece aklıma geldi..

bir merhaba yazısı böyle olmamalıydı..