21 May 2010

bil(me)mek

ütü basıyorum
tam şu an
gözlerimin etrafındaki
göremediğin o çizgilere...

evet
ne gerek var diyorsun
biliyorum.

fakat,
dinmedi daha yaşlarım
bilmem bunun farkında mısın?

hep başa sarmalıyım bu yüzden.

daha ne kadar derine batabiliriz
dersin?
çok uzun süre daha nefesimi tutabilirim ben.
ya sen?

bıkmadın mı hem,
hala nefesini tutmaktan?

ne kadar çok biliyorum diyorum bu aralar.

biliyorum.
biliyorum.
biliyorum.
biliyorum.

ama işime hiç yaramıyor bilmek.

bildiğimi bilmekte senin işine.

peki;
hiç sıkılmadın mı,
hala beni bitirmeye çalışmaktan?
yorulmadın mı,
hala unutamamaktan?

biliyorum.
biliyorum.
biliyorum.

ama yine de...
işte...

peki;
gözlerini kapatsam,
körebe oynarmış gibi...
çevirsem seni kendi etrafında...
beni yakala(ma) diye koşuşup dursam çocuk gibi...
durduğun yerde kalsan,hiç kımıldamasan,
sanki yakalamak istemiyormuş gibi...
kollarını uzatıp şıp diye bulamaz mısın beni hala kokumdan?

biliyorum.
biliyorum.

ama yine de...
yani...

peki;
şimdi ben desem...
her zaman ki git demelerimi
ters yüz edercesine...
düşünmeden,
gözünü bile kırpmadan,
hiç duraksamadan...
der misin?

biliyorum.

bilmemeyi tercih edercesine.

ama...
yine de...
işte.

1 yorum:

sinem dedi ki...

güzel olmuş :) bilmek bir işine yaramıyorsa bilmemeyi tercih etmek kaçınılmaz :)