3 Eyl 2010

kimin kalbi daha çok kırılır? en büyük tutkal benim ellerimde

düzinelerce gel-git arasında
hırlarken,
tek ayağı kopmuş bir sandalyeye oturup;
izliyorum ellerinin hareketini.
çocuk gibi yalayıp yuttuğu kaseyi elimle işaret ederek
tadı güzel mi diyorum.
elinde tuttuğu bir kase
pirinci bol sütlacın dibini sıyırırken,
şeker komasına girmiş bir çocuk gibi sırıtıyor karşımda.
tutamıyorum kendimi gülümsüyorum bende.

hatırlanacak onca şey varken
geçmişin tozlu raflarının arasından
sadece bu anıyı çekip çıkartıp
kana kana içiyorum.

Özür dilerim…

karanlık bir kuyuya girmeyi
bende hiç istemedim.
biliyorsun.

fark ettiğim tek bir şey var
aylar sonra…

ne o,
ne bu,
ne şu…

umrumda bile değil hiç kimse.

gelsen ve mavilerinde beni boğsan;
sesimi bile çıkaramam.

ihtiyacım var,
sadece sana.

tıpkı senin bana olduğu gibi.

Hiç yorum yok: