10 Haz 2011

ismim Toprak.Can veren Toprak.Yetiştiren Toprak.Gömen Toprak.

*Bu hikaye bir arkadaşımın ricası üzerine,iki bölüm olarak 'kadınlık' isimli yazımdan etkilenip yazdığı hikayesine ek olarak yazılmıştır. Onun haberi olmadığı için onun yazdıklarını buraya yaz'a'mıyorum. Biraz bölük pörçük olabilir lakin yine de anlaşılabileceğini umuyorum.


Ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyorum. Hatırlasam ne farkeder? Hatırladıklarım yetmiyor mu bana?
Onun seçiminin kanamaktan vazgeçemeyen kurbanı. Zaman kavramını terkettiğimi zaman kavramını kullanarak açıklamaya
çalışmayacağım hiç şimdi.Bildiğim tek bir şey var bugün,sonumun başlangıcının bilmem kaçıncı yıldönümü.
Lanet olası heriflerin,kokmaya yüz tutmuş kancıkların ağzına,işeyip yıkamadıkları penislerini sokup yağlı vücutlarını
terle boğmaya gittikleri leş gibi sidik kokan dört duvar arasında;aşık olduğum adamı bileklerini parçalamış şekilde
,bulmamın yıldönümü. Kaybetmenin,kaybedilmenin,unutulmanın,umutsuzluğun,yalnızlığın,sevginin vesaire vesaire vesaire
isimlere sahip duyguların yerini hissizliğin almasının yıldönümü.
Evet.Benim hikayemin arkasında da kaybedilen bir adam var işte.Beni diğerlerinden biri yapmaya yetmese de..
Herkes tanıdığını sanar beni burada.Oysa sadece şunu bilirler:İsmim Toprak.Can veren Toprak.Yetiştiren Toprak.
Gömen Toprak.

Burada doğdum,burada öldüm.Burada büyüdüm,büyütüldüm.Burada kaybettim cinsiyetimi.Burada parçalamalarına izin verdim
bedenimi.Burada yitirdim hiç sahibi olamadığım o kutsal ruhumu.
Burası neresi mi? Burası,kayıp ruhların birbirini sikip dölleriyle yeni kayıp ruhlar yarattıkları yer.
Eski püskü bir kilisenin yamacına kurulmuş kaybedenlerin ve yitip giden ruhların cenneti.Bu kadar,açık adres yok.
Unutmak için içip,unutmak için dumanlanan,unutmak için acı verip unutmak için acı alan birine fazla soru sormayın işte sizde.
Anlatıyorum kahrolası beynimin izin verdiğince...
Kendimi tarif etmeli miyim şuan acaba? Yoksa dişleri dökülmeye yüz tutmuş,eti pörsümüş bir kadın hayal etmek daha
kolayınıza mı gelir? Malesef öyle değil. Topuklu ayakkabıları ve siyah mini eteğiyle yürüdüğünde götüne bakmaktan
vazgeçemediğiniz, simsiyah saçlarından tutup,kırmızı rujunu dudaklarından dilinizle çekip almak istediğiniz,
dekoltesinden gördüğünüz süt gibi göğüslerinin oluşturduğu çatalı yalamak istediğiniz o kadın var ya hayallerinizde ki.
İşte o benim bedenim.Her gün,her saat,her dakika parçaladığım,parçalattığım bedenim.Başka bir şeyin önemi var mı?
Hayır yok.
Hikayen ne senin? Hahaha...İşte,gözlerimin içine bakıp görmeyi başaramamış ibnelerin ellerinde bir bardak birayla
masama gelip sordukları soru bu,sanki duymak isterlermiş gibi duysalar evlerine döndüklerinde kızlarının saçlarını
okşayıp huzurla uyayabileceklermiş gibi.Cevabım hep aynı suratlarına sigaramın dumanını üflerken;Gizem iyidir tatlım,
yormaz bizi.
İşte bu ibneler beni aşağıladıklarını düşünürler;dizlerimin üzerine çöktüğümde.Tırnaklarını kalçama geçirip,o övüp durdukları aletlerini içime soktuklarında;cennetten düşürülmenin öfkesini çıkartmaya çalışırlar girdikleri o delikten hor görerek.Oysa hiçbiri anlayamaz,doyuma yenik düşüp süte muhtaç bir bebek gibi yanıma uzanıp kollarını bedenime attıklarında kalkıp gitmenin tatminini.Bir ertesi gün yanıma sokulmaya çalıştıklarında karşılaştıkları boş bakışla kendilerini suçlu hissedip yudumladıkları birayı yarım bırakıp karılarının koyunlarına koşturup sevgi dilenmelerinin yaşattığı tatmini.
Vicdanım yok.Onların zayıflıklarıyla,Onların bağımlılıklarıyla doyuma ulaşıyorum ben.Onların suçluluk duyguları
içimdeki kaybetmenin öfkesini bastırıp nefes almamı sağlıyor.
İşte şuan az önce bacak arasından çıkıp kucağına oturduğum ve elini apışaramdan çıkarmayan adam Onlardan biri.
Ağlamasını sevdiğim için defedemiyorum.Böyle bir adamın ağlaması şaşılır şey.Hala böyle bir duyguya sahip olması insanın.
İçtikçe içiyor çok ağlayacak bugün büyük ihtimal ayaklarıma kapanacak ağlarken ve tatminim iki katına çıkacak........
Ah işte... Elinde bir bardak.. Ne kadar zamandır izliyor? Bilmiyorum. Bakışlarıyla delip geçebileceğini düşünüyor sanırım..
,Göz göze geldiğimiz o andan itibaren sertleştiğini hissedebiliyorum.
Kokusunu alabiliyorum.Bu kadar yıl burada olup daha önce kendimden başka kimseden almadığım kokuyu çekiyorum içime.
Acı...
Kucağında oturduğum adamın sahiplenme duygusu o kadar gelişmiş ki farkediyor karşı masada ki sessiz iç çekişleri.
Kulağına eğilip "Sonumun,başlangıcının yıldönümü kutlu olsun" diyorum bir kahkaha patlatarak.

Hiç yorum yok: