10 Ağu 2010

karpuz koydum denize kırma belimi pakize

tatil-miş.
aileyle tatile çıkılır mı?
hadi evet 25 yaşından sonra tekrar onlarla yaşamaya başlıyorsun ama evin içinde sürekli kaçacak yer oluyor.Fakat tatil öyle mi? Hayır. Daha arabanın içinde başlıyor muhabbet.
Biz muhteşem bir aileyiz sarılalım sıkı sıkı,ramazanda da Mevlana şehri Konya'yı ziyarete gidelim.bla bla bla.Evet burdada kaçabiliyorsun...uyuyorsun.ama her uyumanın bir uyanma kısmı mevcut oluyor.
Denize girsene kızım,güneş kremi sürdün mü kızım,bizim kızımız çok güzel yüzer hadi göster teyzelere amcalara kızım.
kızım yemek ye biraz,kızım hep kahve içme,kızım o el kadar elbiseyle dışarı çıkılmaz,ah benim kızım tekila da içermiş,ay benim kızım bira da içermiş,yuh ama kızım daha ne kadar içeceksin.
gibi diyalogları tamamen es geçiyorum.
İkinci günden sonra dişleri bileyip her an kavga moduna hazır yaşamaya başlıyorsun.
Siz bana bulaşmayın ben de size bulaşmayayım.
Tabi bu arada yıllardır görüşülmeyen çocukluk arkadaşıyla(ilk aşk oluyor kendisi) oluşan bariz elektriklenmeler farkedilip iki aile aranızı yapmaya çalışıyorsa tek yapabileceğiniz elektriklendiğiniz kişiye kaçır beni buralardan alkolün dibine vuralım demek oluyor.Ve,ah ne sevimli çocukları olur ah x çok kibar pek nazik bir çocuk ah Esther pek hanım bir kız azcık deli ama kim deli değil ki bu zamanda sahi o dövmeleri neden yaptırdı cümlelerini yıldırım hızıyla arkanızda bırakıp 5 yaşındaki çocuklar gibi elele sahile içmeye koşturuyorsun.
Her uyuma gibi her alkolünde bir sonu oluyor mutlu huzurlu saatleri kuma gömüp balkonda edilen Amerika kaka abi Ergenekon başımızı çok yaktı devrem sohbetinin içine akıyorsun.
Rakı doldurma,çay koyma,bira şişesi toplama üçgeni arasında,msnde iki çift fingirdeyip yine uyuyorsun.
Tek bilinmeyen şey bunun sadece başlangıç olduğu.
Evden çıkılmadan önce sana söylenmeyen köy ziyareti kinder süprizden çıkan o dandik oyuncaklar gibi karşına çıkıveriyor.
Bağ,bahçe,şeftali,domates,erik,çocuklar,çocuklar, çocuklar,bağırış çağırış,el öpmeler,el öptürmeler manavgat şelalesi gibi akıp gidiyor gönlümün en serin kısımlarına.
Gidilip gelinen yer aralarında km başına babamın anneme ettiği küfürler kelime dağarcığımın gelişmesine sebep olsada sinir katsayım bir hayli arttığı için her an ateşlenme pozisyonunda yaşıyorum.
Eh babam ateşlenmeme çok yardımcı oluyor.
Lanet olsunlar,evime gelmeler,nefret ediyorum sizdenler, ne lanet çocuksunlar havada uçuşurken hooopppp bir sağ yumruk sol gözüme ulaşıyor azıcık şişirip kan oturtuyor ama ağzımdan çıkan sözcükleri engellemiyor hiç.
tatil mi demiştik.
1.73'lük bir anne 1.95'lik bir baba 1.76'lık bir kız çocuğuyla,kaçabileceğin hiçbir yer olmadan,kafanda tonla düşünce varken,dilinin kemiği hiç ama hiç yokken tatil'e yüklenilen anlamlar biraz değişiyor sanırım haliyle.
elimizde;
biraz kırılmış bir kalp,
hafif kırmızı bir gözaltı,
daha da yorulmuş bir beden,
yıllar sonra bulunan bir ilk aşk,
sonuçlarına katlanılan sözler...
filan falan kalıyor.

bu arada bir erkek, 12 yıl önce giydiğiniz elbiseyi bile hatırlıyorsa sanırım size aşık demektir.
yanılıyor muyum?

Hiç yorum yok: