20 Ağu 2010

bir parmak toz olmuş lanet olasıca gözlerim

beynimi yemekten vazgeçer misin sürtük dedim
kafamı sertçe kaldırıp,
gözlerimi kocaman kocaman açıp
yüzüne tükürecekmişim gibi,
haşin bir ifade takınarak.
sesini hiç çıkarmadı.
yeni açılmış bulaşık süngerinden
nasıl nefret ediyorsam
senden de öyle nefret ediyorum dedim
bir yudum su içerken.
yavaş yavaş göz bebekleri büyümeye başlamıştı.
canım sıkılıyordu
ve aranıyordum
keyifle gülümsedim.
senden şu küçük parmağımın yarısı kadar
bile adam olmaz dedi
sol elinin yarısı yenilip manikürü bozulmuş
küçük parmağının tırnağını
yüzüme yüzüme uzatarak.
en son ne zaman ellerine baktın hatırlıyor musun?
diye sordum gülümsememi daha da çoğaltarak.
ellerini ceplerine soktu ve kafasını öne eğdi fıstık yeşili koltuğa otururken
biliyordum az sonra cebinden,
unutulmuş, çamaşır makinasında yıkanmış ve topak topak olmuş
bir mendil parçası çıkartıp,yüzünü buruşturacaktı,
kısılmış gözlerini yüzüme dikerek.
ve tam düşündüğüm gibi oldu.
tek kelime etmedi yine de,
kıyafetlerimi giymemesi gerektiğini iyi bilirdi ama hiç dinlemezdi.
kocaman bir kahkaha attım bilgisayar masasının üzerine uzanıp çakmağı almaya çalışırken.

aslında hiçbir şey olmadığını benden daha iyi biliyorsun,
herkesi aşağılayıp,en iyi bok benim demelerin bu yüzden..
diye başlayan bitip tükenmeyecek bir tirada girdi.
derin bir nefes alıp dumanı bacaklarına üfledim.
seviyesiz günümdeyim kaltak,yanlış ata oynuyorsun,
yedi ceddine küfür sıralayıp hiçbir şey olmamış gibi gelip sarılabilirim sana dedim yüzümü buruşturarak.
tırnaklarına sürmeye başladığı orospu kırmızısı ojesinden gözlerini ayırıp
yavaş yavaş tüm gözeneklerimi süzdü.
yazamamanın suçlusu ben değilim diyordu ki,
su içtiğim bardak duvarda patladı siktir git orospu diyerek
kesti sesini.
sakince devam etti ojesini sürmeye,
ağlamaya başlarken ben.
yavaşça süzüldü yatağa,yanıma.
saçlarımı ellerinin arasına aldı ve sarıldı hiç bırakmayacakmış gibi.
yeni bir mit sıçarmış gibi kulağıma fısıldadı sonra en seviyeli ses tonuyla.
geçecek hepsi

Hiç yorum yok: