6 Nis 2009

günah çıkartma mı ?

uzun zamandır yazmadığımı farkettim ve hemen gaza geldim..
aslında beni tanıyanlar öyle hemen gaza gelmeyeceğimi bilirler..
ince eler sık düşünürüm..Mesela biri bir yere gidelim dese herkes evet dese ben hayır derim..Çünkü çok zor gelir..Yani tembelim...olay aslında ince eleyip sık dokumak değil tembel olmak..
Şöyle bir dönüp baktığımda anlamsızca geçen hayatımda farkediyorum ki en önemli özelliğim bu olmuş..."Tembellik"...
Şimdi kalkıp saçımı boyasam uzamaya başlayan kaşlarıma şekil versem...Elimden düşmek bilmeyen sigarayı söndürsem..azıcık etrafı toparlasam..Belki de her şey çok daha farklı gözükecek gözlerime..Fakat bunun yerine..Hafif soğumaya başlamış kahvemden bir yudum alıp winampa bir kaç parça koyup devam ediyorum kaldığım yerden yazmaya...Niye?
Çünkü keyif verici..Çünkü bütün hafta çalışıp bir pazartesi günü evde keyif yaparken yazmanın keyfi bir başka..
Tüm gün tembellik yapıp..birikmiş bulaşıkları yıkamamak kendine bakmamak pijamalarla laptop kucakta film izlemek internette sörf yapmak iki üç geyik yapmak muhteşem..
Ama...
Akşam eve gelecek ev arkadaşlarımın söylenmelerini düşününce bu keyif bozuluyor birazcıkta olsa..
Sanırım yazma yetimi gittikçe kaybediyorum...Farkındalık hissi satın almalıyım derhal..
Öyle bakıyorum ekrana yaklaşık 6 dakikadır...
Çok ilginç bir hayatım yok uzun zamandır..Bu ilginç olmayan hayatımı ilginç hale getirecek kelimeler de saklandılar sanırım uzun süredir ortaya çıkamıyor onlarda...
Aslında bir reklamcının hayatı çok enteresan olaylar içermelidir..Setlerde türlü olaylar gelmeli insanın başına hele hele montaj esnasında...Ama sanırım bu tuhaflıklar hiç beni bulmuyor..
Tek yaptığım söylenmek bu konuda da..
Aniden melankolik bir hale bürünebilir,bu yazının gidişatını çok pis noktalayabilirim aslında..
ama sanırım artık büyüdüm...kan gözyaşı melankoli bir gülümseme yaratıyor yüzümde ergenliğe has...
zardan adam dinliyorum...
15 yaşındaki 'asi'(ah bu ayrı ve çook uzun bir konu) zamanlarımda gibi hissediyorum kendimi...10 yıl sonra da dinlenebiliyormuş aynı keyfi verdirerek..

kikiikikikii
hava bu aralar gerçekten saçmalıyor..güneşliyken birden kararabiliyor..pek tuhaf..
sanırım küresel ısınma dedikleri şey gerçekten dünyanın sonunu getirecek..
ben gençken hep kendi evim olunca şöyle yapıcam böyle yapıcam derdim...Hele şuan ki ev arkadaşım olan ruhumcumla ne hayaller kurardık..Minderlerimize oturacak deniz manzarasını seyrederken kahvelerimizi yudumlayacak dedikodu yapıcaktık..
Şimdi evimiz minderlerimiz deniz manzaramız bol bol kahvemiz ve dedikodumuz var ama beraber oturup bunları yapmaya vaktimiz yok...Ne kadar enteresan..Beraber geçirdiğimiz çok az zamanda da şikayetler söylenmeler ve saçmalıklarla geçiyor..
ama sanırım yine buna sebep olan benim..Taaa en başta dediğim gibi "tembelliğim" buna sebep oluyor..
çıkalım sahilde bir tur atalım diyorlar...Ki İstanbul'un belki de en merkezi yerlerinden biri olan Kadıköy rıhtım'da oturmak bu sahilde tur atma olayını çok sıradan kılıyor..Ama ben dışarı çıkmak yerine haftaboyunca eve giremediğim sürekli koşturup durduğum için evimden çıkmak istemiyorum...
oooff bildiğin kişisel iletiler gibi oldu bunlar..
Günah çıkartma ;)
sanırım yazdıkça gaza geliyorum saçlarımı boyayıp akşam hadi bir yerlere gidelim seviyesine ulaşmama çok az kaldı hahaha ama bunları yazarken bile pöööf dedim..
daha fazla uzatmiicam..
eskiden sevdiğim çoğu şeyi yapmaya vakit bulamıyorum...vakit bulunca da yapmıyorum sanki zorlamaymış gibi geliyor..
saçmalıyorum biliyorum ama ben sanırım beni kaybettim...önce onu bulmam gerek..

Hiç yorum yok: