13 Haz 2010

-miş gibi - muş gibi


iç'im'in en iç'i...
hem bu kadar yakın olup
hem bu kadar uzak olmak
nasıl anlamsızlaştırıyor beni...
ihtiyacımız olan şeyi
inkar ederek
geçiriyoruz tüm günlerimizi.
kolunun koluma değmesini bekliyorum
yürürken.
hafifçe değiyor...
titriyor iç'im.
tekrarlansın hep,
onca yılın özlemini
geçirebilecekmiş gibi.
kimse yok,
sadece gözlerin.
tüm cümleler siliniyor dilimden,
bir tek terinin tuzu kalıyor damağımda.
kokuna mühürlenmiş bütün algılarım,
konuşuyorsun gözlerin gözlerimde.
kimbilir neler görüyorsun,
göz bebeklerimde.
ilk'miş gibi.
son'muş gibi.
hep,
-miş gibi -muş gibi.
düğüm düğüm;
ellerim,dudaklarım,gözlerim.
iki karış mesafede
can'ım.
iki karış mesafede
nefes'im.
cesaretim yok kapatmaya.
sağım,solum,önüm,arkam
sen.
ama ben hep sensizim.
hep bir dolu küfürlerim.
en çok bana.
ah evet en çok bana.
biliyorum.
kısılıp kalsam bu zaman diliminde,
hep aynı şarkı çalsa,
sen alsan elimi eline,
her yer sen olsa.
ve hiç geç'me'se...

Hiç yorum yok: