15 Haz 2010

gel


Hiç’in içindeyim,
Yüzümde kapkara bir peçe…

Yürüdüm…
Öyle çok yürüdüm ki;
Kesik kesik ayaklarım,
Yerlerde kıpkırmızı lekelerim.
Tutunmaya çalışırken,
Kırıldı hep tırnaklarım.
Çok yağmur yağdı,
Hep yüzümü çevirdim gökyüzüne;
Dilimi dışarı çıkardım
Tadının keyfine vardım.
Ve hep düştüm,
Gerçeklerin tam göbeğine.
Vaktinden çok önce yaşlan’dım,
Bir bir söndü
Gözlerimdeki fer.
Dudaklarımın kenarına yerleşti,
Çizgi gibi alaycı bir gülümseme.

Oturdum,
Sardım,
İçtim.

Hiç’in içindeyim,
Yokoluşu özümsercesine.
Özümsemeyi dilercesine.

Peçem bol,
Peçem gevşek.
Parmakların hep
O arada.

ama ne fark eder?

Hani hiç’tin?

Ne olur gel.

Hiç yorum yok: