25 Mar 2011

Aptal

Gözlerini kapatıp elindeki zarları;bir çok kez katlanmış ve tek ayağının altına sıkıştırılmış kağıt parçasıyla sallanması kısmen önlenmiş masaya atıyor,kimin ölüm fermanını imzaladığını bilmeden.
Açmıyor gözlerini uzun bir süre...
Tam karşısındaki sandalyede oturmuş,güldüğünde ağzının kenarında oluşan o tatlı çizgileri izliyorum.
Az önce emzirilip karnı doymuş bir bebek gibi gülümsüyor,gözleri hala kapalı.
Hiç önemsemeden,o çizgilere dokunmak istiyorum ama öylece tüm ağırlıklarıyla aramızda duruyor zarlar.
Açıyor gözlerini ve kahkahayı basıyor.

""düşeş"" -hem en ağırından hem de en hızlısından-

Rüzgar esiyor,hem de çok esiyor.
Sol elim;derin dondurucudan çıkmış bir et parçası kadar soğuk.
Sağ elim;cebinde,sol elinin içinde,cennetinin tadını çıkarıyor.
Bir el diğer elin tüm parmaklarını kesmek ister mi kıskançlığından?
İstiyor ama diğeri hiç oralı olmuyor.

Tam o sırada dönüyor ve bir şeyler söylüyor.
Belki dünyanın en önemli cümlesini kuruyor ama sadece dudaklarına bakıyorum,dinlemeden-dinleyemeden-.
Zamanı durdurarak gülüyor yine,bana aptal derken.

Hafif içe doğru çökmüş o süt dişini öpmek istiyorum günlerce.

Günler çabuk bitiyor ama.
Ve ben; hiçbir yere gitmeyen,orada öylece duran kanatlara takılı kalıp manzaranın keyfini çıkarmaya çalışıyorum.

Ki olmayan keyfimle;orada öylece durup,hiçbir yere gidemiyorum.

Hiç yorum yok: