12 Ara 2010

sen gidiyorsun ve ben bitiyorum

günümün bir anlamı varmış gibi,
gözüm hep saatte.

tik-tak.
tik-tak.

ne kadar daha zorlayabilirim kendimi?
ne kadar daha varmışsın gibi yapabilirim?

ellerime tutuşturup gittiğin nergislerin kokusu tüm odayı dolduruyor.
derin derin nefesler alıp veriyorum,
araya kokun karışmıştır diye...

biliyorum;
çırpınışlarımın,
yersiz
zamansız
yetersiz
olduğunu...

ne demem gerekiyor,
ne yapmam gerekiyor..

biz o treni bir kere kaçırdık

ellerimden kurtuldu ellerin
bir kez daha.

Duruyorum...
öyle sessizce,
duruyorum...

susuyorsun...
susmaya o kadar çok anlam yüklüyorsun ki,
eziliyorum altında susuşlarının.
ağzımı açmaya çalışsam da tek kelime çıkmıyor;
görüyorsun ve gözlerini kapatıyorsun.

özlemek;
bir virüs gibi yayılıyor vücudumda.
dökülüyor her yanım,
kırılıyor.

sanırım öleceğim.

Hiç yorum yok: